YÜKSELEN SEKTÖR: ADAY ADAYLIĞI

Her seçim döneminde partilere aday adaylığı müracaatları yapılıyor. Hem partiler açısından hem de aday adaylığı başvurusunda bulunanlar açısından kazançlı bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Bu süreci ticari bir çalışma olarak tanımlamak da artık zor değil.
Birer tane aday çıkacak olan illerimizde ve ilçelerimizde nerden baksanız her partiden 10’ar tane aday adayının çıktığını görüyoruz. Aday adaylığı bir sektör haline geldi. Hatta aday adaylığı kurunun döviz kuruyla yarıştığı latifesini yapsak yersiz olmaz diye düşünüyorum.
Sektörün detaylarını aktaracak olursak rakamsal bir bilgiye sahip değilim. Yani başvurularda hangi parti ne kadar ücret alıyor onu araştırmadım. Buna gerek olduğunu da düşünmüyorum. Artık merak eden arkadaşlar olursa bu sektörün cirosunu araştırıp ortaya koyabilirler.
Partiler açısından sektörün en önemli getirisi, aday adaylarının ödemesi için gerekli olan ücretlerle seçim bütçelerinin oluşturuluyor olması. Bununla birlikte tabi şu kadar aday adayı başvurumuz var diye bunun reklamını yapmaları da cabası.
Aday adayları açısından bu durumun kazanç ve avantajları ise şöyle;
Şöhrete kavuşuyorlar.

Artık bilindik kişiler olmaları hasebiyle sahip oldukları firmalara müşteri çekiyorlar.

Özellikle son dönemde FETÖ operasyonları kapsamında iltisaklı ve irtibatlı suçlamasından dolayı kendilerini korumaya almak isteyenler bizde buradayız sizden yanayız bize dokunmayın mesajı veriyorlar.

İhalelerde ‘’hani bana, hani banacılığın’’ alt yapısını oluşturuyorlar.

Bürokraside yükselme, ilerleme ve atama için bazı makamlara göz kırpıyorlar.
Bu saydığımız maddeleri çoğaltmak elbette mümkündür. Kimin bu sektöre hangi stratejiyle girdiğini bilemeyiz. İnsan istek ve arzularının ardı arkası gelmez.
Topyekûn aday adaylarını da bu maddeler arasında ezmek istemem. Ülkesine, milletine, doğduğu, büyüdüğü şehre hizmet etmek isteyen samimi insanlar da olabilir, olması gerekir.
Burada rahatsızlık duyduğumuz kısım bu prosedürel işleyişin bir sektör haline gelmesidir. Yani aday yapılmayacağını bile, bile aday adaylığı başvurusunda bulunanlardır. Partiler de belli kanaatlere seçim öncesinde sahiptirler. Kendilerince kriterleri vardır. Bu başvurular alınırken ön başvuru süreci oluşturup aday adayları tarafından başvuru ücreti ödenmeden ve daha hiç reklam panolarında bu aday adayları yerlerini almadan eleme işlemlerini yapmaları gerekir.
Ayrıca değerlendirilmesi ve üzerinde durulması gereken konulardan birisi de siyasetin finansörü ve mecliste grubu bulunan partilere verilen hazine yardımlarıdır ancak bu başlı başına yazılması gereken bir konudur. Yeri ve sırası geldiğinde bu konu hakkındaki düşüncelerimizi de paylaşmak isteriz elbette.
Son olarak siyasetin şahsi çıkar ve menfaatlerin aracı haline gelmekten kurtulup millete hizmet mecrası ve boyutunun kazandığı günlerin geleceğine olan inancımızın tam olduğunu hatırlatarak bu yazımıza son veriyorum.

Ahmet Mücahid YILDIZ