TURKUAZ
Fatih TEZCE’nin kaleminden..
Çocuklar ayağa kalkmadan gün aymamıştı…Çocuklar uyanınca gün aydı…Sabahı iple çekerek kan taşıyan damarlar gibi başladılar yürümeye çocuklar…
Babaların gölgesi altında evlerden çıktı çocuklar….Çocuklar yürüdükçe şehir yürüdü…Çocuklar güldükçe şehir güldü…Çocuklar gülsün diye,şehirler büyüsün diye nehirler düşlediler…Her eylem her nesneyi yeniden diriltsin diye her sabah bir sesle buluştular…Her buluşmaları bir ses oldu…Her ses bir dünya oldu…Dünya dönüyor,dedi içlerinden bir çocuk…Dönüyor dünya…Çünkü bu dünya her sabah bizi bize döndürüyor…Dünya döndükçe çocuklar mutlu oluyor…Bu çocuklar dertlerini seviyor,derdi dertlenenleri de ayrı seviyor…
Sen de aramıza katılana dek yürümeye devam edeceğiz,diye beklediler her sabahı…Sabah mavi,bulut beyaz,minareler rengarenk…
Şehirler çoğalıyor çocuklar yürüdükçe…Yürüdükçe uzuyor yollar…Bu yürüyüş hiç bitmesin istiyorlar…Her sabah evlerin bahçelerine ektiği tohumlar yağmurla besleniyor…Çocukların gülümsemeleri gökkuşakları gibi şehirlere dağılıyor…Sonra bu çocuklar şehir şehir dağılıyor…Her yer çise çise çocuk kokuyor…
Birbirlerine baktıkça mutlu oldular…Sabah kuşlarını dinledikçe umut doldular…Biliyorlar…
Sonra bir çocuk da şu şiiri okudu…Sağına soluna bakmadan;
Düşmeyi öğret bize
düştükten sonra kalkmayı
ellerini uzat bize
ellerinle yeşermeyi…
Doğan güneşe şahitlik ettiler…Doğan güneş de bu çocuklara şahitlik etti…Esen yeller çocukların yüzüne öpücük bıraktı…Dünya bu sabah da bir başka güzel oldu…
Sabahın bu vaktinde yine çıktılar sokağa… Çoktular bu kez,daha da çoktular…Kaliteli yedi’nin kalitesiz rakamlardan daha mübarek olduğunu öğrendiler…Şehrin sokaklarında yürüdüler…Soğuğa inat olsun diye camların buğusuna isimlerini yazdılar…Olumsuz her şeye inat olsun diye turkuaz tabelanın önünde durdular…
Gözlerini bize çevirmiş herhangi bir çocuğun hayalleri bize emanettir diye yazdılar kağıtlara…Kağıtlardan mektup,rüzgardan yelken yaptılar…Sabahı ulak,ezanı müjde kabul ettiler…
Ve şöyle dediler:”Kalk ayağa hesap sor bana!..”