GÜNAYDIN
Oldum olası maviye ve onu gösteren aydınlığa aşık bir çocuktum.
Öyle bir aşk ki!
Uyandığımda “börtü böceğe, dalda ki çiçeğe, akan suya, aile efradına, komşum melahat teyzeye, kasap osman amcaya, tamirci ahmet ustaya GÜNAYDIN” dedim ve onlarla tarifi mümkün olmayan köprüler kurdum.
GÜNAYDIN..! Ne muhteşem bir kelime değil mi?
Kalplerden kalplere bırakılan bir demet gül misali.
Beklentisizce ve sevgi ile aydınlık içerisinde bir gün geçirilmesi dileğidir.
Farkettiniz mı? Aydınlık dedim.
Hani ruhlarını sevgisizliğin karanlık dehlizlerine teslim etmiş olanların en korktuğu pırıl pırıl gökyüzü ve onun yeryüzüne vuran ışıkları.
UNUTMAYIN!
Karanlıklar bütün kötülükleri örterken, aydınlık ortaya serendir.
O aydınlık ki!
Güzellikleri, kiri, kötülüğü, sırları tüm çıplaklığı ile ortaya koyar.
AYDINLIK..! Mavidir, özgürlüktür. Ruhların ana sütüdür…Saf, tertemiz ve besleyendir.
AYDINLIK..! Barıştır, sevdadır.
AYDINLIK..! Geleceğe dikilen fidandır.
AYDINLIK…! Bayram sabahı başucunda ayakabı ile uyanan çocuğun, başı okşanan yetimin heyecanıdır. Çünkü o sabah ve o aydınlık sunmuştur istediklerini.
AYDIN kelimesi, hangi kelimenin arkasına önüne, sağına soluna getirilirse getirilsin insanoğluna sunulmuş gerçeklik olacaktır.
KARANLIK, bilinmez ve korkulandır ama AYDINLIK görünen ve bilinendir.
Bu nedenle karanlığa tutsak olanlar AYDINLIKTAN korkarlar.Olabildiğine güneşi ve aydınlığı gölgelemek isterler.
AYDINLIK, geleceğimize dair umut ve eksikliklerimizi tamamlama şansı verendir.
Ben hep aydınlığı seçtim, her sabah o muhteşem ışıkları ile maviyi kucaklamayı seçtim.
Usulca ve en mavi derinliğim ile gönül pencerenizden süzülerek diyorum ki!
G Ü N A Y D I N
G Ü N A Y D I N
Olsun sizlere
Kalbinize kuşlar konsun….
Songül Kişioğlu