‘AŞININ ALTERNATİFİ YOK!..’
Türkiye’de aşı karşıtı kampanya her fırsatta harekete geçiriliyor. Bu kez gerekçe Koronavirüs aşısı nedeniyle BioNTech’e açılan dava
Koronavirüs salgınını bitiren isimler olarak anılan, Biontech aşısının mucidi Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci hakkında, Kovid-19 aşısının yan etkileri yüzünden açılan dava, aşı karşıtlarını yeniden harekete geçirdi. Davanın dün yapılan ilk duruşması, reddi hakim talebi nedeniyle iptal edildi. Ancak bizde aşı karşıtı kampanya sürüyor.
Türkovak’ı geliştiren ekibin başındaki ismin, Prof. Dr. Aykut Özdarendeli’nin de bir veteriner hekim olduğunu düşünerek, konuyu bir veteriner hekimle, Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Veteriner Hekimlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Meral’le konuştuk. Meral de, “Veteriner hekimler, 100-150 seneden beri aşı yapıyorlar. Biz bu konuda, beşeri hekimlerden birazcık daha öndeyiz” dedi. İnsanlığın hastalıkları aşıyla yendiğini belirten Meral “Ben aşı olmayacağım, ben aşı karşıtıyım diyenle ben ahbaplık bile etmem, bu konuyu tartışmam.” ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Yücel Meral, soruları şöyle yanıtladı:
‘OLMAZSA OLMAZ AŞILAR VAR’
Aşı karşıtlığına akıl, bilim çerçevesinde ne demek lazım?
– Aşı bir insanlığa sunulmuş bir nimet aslında. Biz birçok hayvan hastalığını, sığır vebasıdır, şaptır, büyük hayvan hastalıklarını, at hastalıklarının büyük bir çoğunluğunu aşı sayesinde yendik.
Ben 95-96 yılında mezun oldum üniversiteden. İstanbul mezunuyum, asistanlığımı, uzmanlığımı orada yaptım. Bizim zamanımızda hayvan hastalıkları özellikle kedi, köpek hastalıkları çok fazlaydı. O kadar çok kanlı ishal gelirdi ki günde üç tane, beş tane ve hayvanlar çatır çatır ölürlerdi, çünkü aşı yoktu. Tek tük böyle aşı getirten bir grup hocamız vardı. Onlar da beşer onar tane getirirdi. Koskoca İstanbul’da binlerce kedi köpek vardı. Aşılanmazlardı. Bir tek kuduz aşısı yapılırdı. O da ‘Kelev aşısı’ dediğimiz, Tarım Bakanlığı’nın 1968’de, Etlik Veteriner Kontrol ve Araştırma Estitüsü’nde ürettiği. Bir tek o aşı yapılırdı. Artık o da üretilmiyor…
Daha sonra yavaş yavaş aşılar ithal edilmeye ve kullanılmaya başladı. Belli bir aşı takvimi var şimdi. Hangi kedi köpek sahibine sorarsanız, giderler mutlaka iç parazitini, dış parazitini, diğer aşılarını yaptırırlar.
Hastalıkları yenmemiz için aşıyı hem çocuklarımıza hem hayvanlarımıza mutlaka yaptırmamız gerekiyor. Olmazsa olmaz aşılar var.
‘ANTİBİYOTİKLERİN ARTIK SINIRINA GELDİK’
Aşının alternatifi var mı?
İnsanlık tarihi hastalıkları aşılarla yenmiştir. Bir çiçek aşısı, bir tüberküloz aşısı bulunmasaydı, bunlarla sadece antibiyotik kullanarak savaşmak zorunda kalacaktık. Biz şu anda antibiyotiklerin artık sınırına geldik. İnsanlık gerçekten de şey büyük tehlike içinde. Kimse görmüyor bunu. Yeni moleküller bulunması gerekiyor ki bu gibi hastalıklarla etkili tedavi yapabilelim. Antibiyotiklerin büyük bir çoğunluğu, bakterileri etkilememeye başladı. Virüslerin zaten antibiyotiklerle herhangi bir etkileşimi yok. En dandik bakteri bile genetiğini değiştiriyor. Kedi köpeklerde yıllardır kullandığımız, fibronil dediğimiz bir dış parazit damlası var. Damlattınız, vücuda emiliyor, kana geçiyor. Pireler ilaçlı kanı emdiği zaman ölüyorlar. İnanmayacaksınız, artık pireler ölmemeye başladılar. Çünkü pireler, bu etken maddeye karşı genetik kodlarını değiştirdiler. Bunun üzerine etken maddeyi değiştirmek zorunda kaldık…
‘AB’DE, AMERİKA’DA BU GİBİ ŞEYLER OLUYOR !’
BioNTech’e dava açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
– BioNTech aşıyı farklı yöntemle geliştirdi… Bütün Koronavirüs aşılarının ruhsatlandırması çok hızlı yapıldı. Türkiye’de de Çin’de de hızlı yapıldı.
Bu dava, fırsatçılık oluyor gibi geldi bana. Adamların parası pulu var diye çökmeye çalışıyorlar, öyle bir niyet var gibi. Avrupa Birliği’nde, Amerika’da bu gibi şeyler oluyor. Geçen radyoda dinlemiştim, adamın birisi matkap almış, matkapla dişini karıştırırken dişini kırmış, demişler ki sen git firmaya dava aç… Sayfalarca böyle kullanma kılavuzu falan vardır içinde.
Demiş ki ‘kullanma kılavuzuna dişinizi karıştırmayın diye yazmamışsınız’! Avrupalıların, Amerikalıların pratik zeka anlamında da azıcık bir sıkıntıları var herhalde. Bulmuşken bir dava açalım, diyorlar. 150 bin avro, iyi para. Ama bu dava BioNTech’i etkilemez. Alman şansölyesinin arkasında durduğu bir adam. İstenen tazminatlar bize çok büyük gözükse de onlar için ufak tefek paralar. Bu gibi firmalar alışkındır bu gibi davalara. Hukuksal ve bilimsel altyapısını hazırlamışlardır.
‘TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA ÇOK KİRLİ’
Sosyal medyayı kullananların büyük kısmı eğitim almış kesim. Akla, bilime dayalı yorum beklenir. Sosyal medyada bu kadar aşı karşıtlığını nasıl yorumlamak lazım?
-Türkiye’de sosyal medya çok kirli. Adam üniversite okumuş ama aşının nasıl çalıştığıyla, organizmada nasıl bir etkinlik oluşturduğuyla ve immun sistemi nasıl harekete geçirdiğiyle ilgili gram bilgisi yok, kalkıyor BioNTech’in yapmış olduğu bir şeyi eleştiriyor. Eleştirmekte bir şey olmaz, örgütlenelim noktasına getiriyor. Çok entelektüelim, gibilerinden kendisini göstermek için yapıyor bazıları.
Bir veteriner hekim ya da bir tıp doktorunun aşı karşıtlığını oluşturacak şekilde bir konuşma yaptığını görmemişsinizdir. ‘Ben aşı olmayacağım ben aşı karşıtıyım’ diyenle ben ahbaplık bile etmem, bu konuyu tartışmam. Türkiye’de belli bazı cümleler, kelimeler, paragraflar insanlara ezberletiliyor, mayın gemisi gibi salınıyor ortaya, her şeyi kirletiyorlar… Ben bunların başarılı olacağını zannetmiyorum.
İnsanlar geliyor, ‘Biz aşı karşıtıyız, aşı yaptırmıyoruz çocuğumuza da yaptırmadık. Köpeğimize hiç yaptırmıyoruz…’ Ama aşı belgesi olmayan köpeğini mesela İspanya’ya götüremezsin. Ortadoğu ülkelerine de götüremezsin. Aşı karşıtlığının böyle çılgınlaşması, bu noktaya gelmesi olacak şey değil. Şöyle bir on sene bırak, kimse aşı olmasın, insanlık patır patır dökülür!
Kaynak: aydinlik.com