Dolar 34,5489
Euro 36,0155
Altın 3.005,87
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Yağmurlu
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 10°C
Sal 12°C

AYAKKABI BOYACILARINDAN DÖKÜLEN RENKLER

AYAKKABI BOYACILARINDAN DÖKÜLEN RENKLER
REKLAM ALANI
22 Şubat 2021 13:35

Tüm ayakkabılar şu bavula girip gidiyor önce. Arkasından bakakalıyorum. Sonrasında duvarları sırtlamış bir şekilde dimdik ayakta duruyor bavul. İçi ayakkabı dolu. Benimse içimde sen dolu. Kar yağıyor hafifçe.
Herkes ayakkabı boyadığımı sanıyordu. Oysa ben sana gideceğim ayağımı arıyordum. Dermanım kalmamıştı, derdimi boyalara döktüm…

Karlı bir gündü. Sabahlar, kar beyazlığına yaslanarak evlerden içeriye bakıyordu. Okula gitmek için telaşlanan çocuklarda bu kez bu telaş yok. Televizyonlar bağıra çağıra okul olmadığını, derslerin uzaktan yapılacağını insanları azarlar gibi ikna etmeye çalışıyordu. Uzaktan, her şey uzaktan, sevmek de uzaktan, sen zaten uzaktasın.

Artık kimse ayakkabı boyatmaya gelmiyor. Okula giden çocuklar spor ayakkabısı, işyerine giden memureler sandalet, büroya giden avukat bez ayakkabı giyiyor. Ne kadar tuhaf, Sertap Erener’in yırtık pırtık blucin/haydi haydi gidelim parka sözleri şarkıdan çıkıp tüm kenti kaplayıvermiş. Dizleri yırtık pantolonu köyde giyince fakirlik, kentte giyince moda oluyor!

Bugün bunları da düşündüm. Bir yandan da seni düşündüm. Hiç aklımdan çıkmayan seni. Karların içinden bir kar tanesi o anda yanaklarımı ıslattı. Gelemediğini ama beni de unutmadığını anladım. Ya da hayal… Bilmiyorum.

Yere bakıyordum. Yere bakmayacağız diye gürültü koparan genç arkadaşlar yürüyerek geçtiler önümden. Ben yere bakıyordum, yok hayır utandığımdan değil, seni ayakkabılarından tanıyabilmek için.
O genç çocuklar bakmayacağız bakmayacağız diye diye geçip gittiler önümüzdeki karların erimesinden sonra ıslakla kuruluk arasında kararsız kalmış yoldan. Bakmadılar da. Hiçbir şeye bakmadılar.
Daha önce yağmış ve şimdi erimeye başlamış kara, artık neredeyse kentlerde azalan ağaçlardan geriye kalan üç-beş ağacın ürkek dallarına tüneyerek üşüyen kuşa, titreyen elektrik tellerine, taze taze diyen bağıran simitçiye ve cami duvarına yaslanmış ayakkabı boyacılarına.
Bakmadılar. Hiçbir şeye bakmadılar.
E hani her şeyi paylaşacaktık diye sitem ettim içimden kendi kendime…

Bugün de geçmedin buradan. Ben hep bir şeyler düşündüm sen buradan geçersin diye. Bir keresinde kırmızı bir ayakkabı varmış elinde, bir poşete koymuşsun ve bana o halde geliyordun. Kırmızı boya yok işte, kalmamış. Ama diyemedim sana. Ertesi gün boyadım.
Gece olmuştu artık. Beyaz yelkenine okyanuslarda rüzgâr bulamamış küçük bir gemi gibi her yanımı hüzün basmış şekilde gözlerimden akan gözyaşımdan boyamıştım duvar dibinde boynunu bükmüş şekilde seni bekleyen ayakkabını.
Evet, senin ayakkabının rengi kırmızıydı, benim de gözyaşımın rengi kırmızı. Bunu sen de bilmiyordun, sırtını cami duvarına yaslamış diğer ayakkabı boyacıları da bilmiyordu. Hiç kimse bilmiyordu.
Dedim ya ben böyle düşündüm, sadece düşündüm.
Tabi, bu bir hayal, ne sen geldin o gün ne de ben ayakkabı boyacısı oldum.

Fatih Tezce

REKLAM ALANI
ETİKETLER:
YORUMLAR

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.