BAFRA MUHALEFETİNİN HÂL-İ PÜRMELÂLİ
BAFRA Muhalefet Partileri başkan ve teşkilat ahvalini
Tanımlamada bundan âlâ ibare yok gibi.
Hâl-i Pürmelâl sözcüğünün karşılığı
“Hüzünlü, acıklı vaziyet” durumudur.
Sevgili dostlar,
Varlık içinde yokluğunun yüreklerde ki sızısını bilir misiniz?
Her gündüz ve gece yüreğinizi ayaz misali yakar.
Ne gelen baharı ne de açan çiçeği görebilirsiniz.
Köşeleri tutanlar baharı yaşarken,
Size ayaz günler kalır.
Sizin için mevsim hep kıştır.
Kapınızı çalan ise daima yokluktur.
Aslına bakarsanız,
Köşeleri tutanlara gün daima güneşliktir
Ama korku ve yokluk içinde olanlar için ise,
Geceler daima yıldızsız ve zifiri karanlıktır.
Yine o zor gecelerden biri.
Sabaha karşı kan ter içerisinde,
KARABASANLI rüyalar ile uyandığım geceler.
Her gece birbirinden karanlık ve soğuk.
Her gece birbirinden kimsesiz.
Hava o kadar karanlık ve puslu ki tarifi mümkün değil.
Dar sokakların birinden diğerine koşuyorum.
Her sokakta karşıma bütün heybeti ile İKTİDAR denilen varlık çıkıyor.
“Eyvahhh! Beni yine duvardan duvara vuracak” diyorum.
Nasıl titriyorum,
Nasıl korkuyorum,
Nasıl ürküyorum,
Bir beni kurtarsın diye nefes nefese kurtarıcı arayarak koşuyorum.
Her dar sokakta adı MUHALEFET denilen evleri görüyorum,
Kapıları açık, içeriye girmek istiyorum.
Ama evlerin kapılarında BEKÇİLERİ var.
“Yalvarırım İKTİDAR peşimde, içeri alın” diyorum.
Göğüslerine bağladıkları elleri ile itiyorlar.
“Git işine be adam, seninle mi uğraşacağız?” diyor.
Aralık kapıdan göz ucu ile bakmaya çalışıyorum.
Bir de ne göreyim “başkan dedikleri tahtında oturuyor”
Sofada “ben İKTİDARI bu sokaklarda yok edeceğim”
Sesleri yankılanıyor.
Bir anda başkanın yanına gitmeye karar verdim.
Kapıda ki bekçiyi olanca gücümle ittim ve başkanın yanına gittim.
Kan ter içinde, nefes nefese idim.
Başkanın yüzüne, gözlerinin içine bakarak
“Başkan başkan” diye avazım çıktığı kadar bağırdım.
“Karanlık sokaklardan geliyorum,
İKTİDAR sadece benim değil, herkesin canını yaktı,
Gel birlik olalım, hep birlikte kurtulalım”dedim.
Yüzüme baktı, sanki beni görmüyordu.
Etrafında ki yakınlarında ki kişilerle o kadar meşguldü ki
Ne çaresizliğimi görüyordu ne de sesimi duyuyordu.
Kendisine büyülenmiş kendisine kapılmış
Tahtını neredeyse kalbi sanmış bir haldeydi.
Çaresizliğim sırtımda ki heybede bütün ağırlığınca belimi bükerken
Beni görmeyen ve duymayan başkana seslenirken
“Çaresizlik içinde kapına geldim ve sen beni duymadın, görmedin.
İKTİDAR olmak istediğinde
Biliyorum ki sahte gülüşlerinle KAPIMI çalacaksın
O zaman da ben seni görmeyeceğim ve duymayacağım”
Diyeceğim.
Size bu rüyayı neden anlattım dostlar.
Bizler İKTİDARIN pençesinde can derdinde iken,
MUHALEFETİN kendi büyülü dünyalarından uzaklaşarak
Halktan ne kadar uzak kaldığını anlatmak istedim.
Bulundukları ilçe başkanlığı ve teşkilatı büyüsüne o denli kapılmışlar ki!
Onları İKTİDARA taşıyacak HALKI görmezden gelmekteler.
Karanlık ve dar sokaklarda ki İKTİDAR ile mücadele etmek için
Tahtlarına oturttukları muhteşem popolarını yerinden bile kaldırmıyorlar.
Mutlu bir azınlık halinde “şak şak” şarkılarını
Kendileri ÇALIYOR, kendileri OYNUYOR.
Diyorum ki!
Unutmayın, ben HALKIM
Sesimi duyana, çaresizliğimi görene koşarak giderim.
İKTİDAR biletini kesen BENİM…
BAFRA halkını görmeyen ve sesini duymayan,
Muhalefet partilerinin başkanları ve teşkilatları
Avazım çıktığı kadar size sesleniyorum,
Nedir bu “Hâl-i Pürmelâliniz?”
Seçime şunun şurasında ne kaldı?
20 yılda
Ayılar bile kış uykusundan defalarca uyandı, ormanları toyladı.
Sizlerde o parıltılı sofalarınızı bi zahmet terkedin,
Muhteşem popolarınızı yerinden kaldırın.
“Ya çıkın bu halkın hâlini görün,
Yada göreceklere tahtınızı teslim edin…”