Çiftçi emeğini hakkıyla alamıyor

CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, yönelttiğimiz sorular doğrultusunda Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkımı, tarım kredi kooperatifleri, ABD-İran ilişkileri ve daha birçok konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. İşte röportajımızın detayları…
Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılıp yerine fuar alanı inşa edilmesi Samsun’un gündeminde. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
“Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Demir, Samsun’a yeni bir fuar alanı yapmak içinAtatürk Kültür Merkezi’ni(AKM) yıkmak istediğini söylüyor. İyi de yeni bir şey yapmak için neden illa bir yerlerin yıkılması gereksin? Samsun’da yer mi kalmadı? Şehrin doğusunda ve batısında, istediği her projeyi hayata geçirecek alan mevcut. Böyle bir durumda AKM arazisine göz dikmek bence Samsun’a haksızlık etmektir, kültüre ve sanata düşmanca yaklaşım sergilemektir. Geçmişte, Samsun’un sosyo-ekonomik yapısına büyük katkılar sunmuş, kültürel geçmişine damga vurmuş Samsun Fuarı’nı geri kazanmak ne kadar doğru tutumsa, bu şehrin en önemli mimari yapılarından olan, Samsun’da kültür ve sanatın kalbi olan AKM’den vazgeçmek de o kadar yanlış bir tutumdur. Daha önce uyardım bir kez daha uyarıyorum: “Sayın Başkan, Samsun’da ‘kültür ve sanatın düşmanı’ olarak anılmak istemiyorsa, oraya dokunmaz. Şayet dokunursa, karşısında Samsunluları bulur, sanatseverleri bulur!”
Yapmış olduğunuz bir açıklamada “sadece yandaş patronların değil, 82 milyon bedel ödüyor.” ifadelerini kullanmıştınız. Bunu biraz daha açabilir misiniz?
“Ben bu ifadeleri, TBMM Genel Kurulu’nda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun 2020 yılı bütçeleri üzerine yaptığım konuşmada dile getirdim. Bankacılıktan gelen milletvekiliyim ve bankacılık sektörü ile bu alanda uygulanan politikaları da özellikle yakından takip ediyorum. O konuşmamda da şunu vurguladım: “Emeğiyle, alın teriyle geçinen, üreten, katma değer yaratan bütün kesimler, yani işçisi, çiftçisi, memuru, emeklisi, esnafı, sanayicisi zor durumda. Türkiye kronikleşmiş bir ekonomik krizin içinde ve her kesimin finansal desteğe, yani can suyuna ihtiyacı var. Devletin bankaları da işte bunun için var! Yani Ziraat Bankası çiftçiye destek verecek, Halkbank esnafın ihtiyacı olan kaynağı sağlayacak. Fakat bu bankalarımız çiftçiye, esnafa kapılarını kapatıyor, bütün kaynaklarını paraya sıkışan yandaş müteahhitler için seferber ediyor. Kriz, sadece bir avuç yandaş patronun, müteahhidin krizi değil, 82 milyonun krizi. Herkes bedel ödüyor. Esnafın bankası esnafa sırtını dönerse, çiftçinin bankası çiftçiye sırtını dönerse, bunun sonu felaket olur, bu felaketin müsebbibi de bu politikayı dayatan siyasi otoritedir.”

Çiftçilere son dönemde tarım kredi kooperatiflerinde esnek faiz uygulamaları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
“Çiftçimiz, yıllardır emeğinin, alın terinin karşılığını ne yazık ki hakkıyla alamıyor. Girdi maliyetleri yükseliyor, geliri günden güne azalıyor, adım adım geçimini sağlayamaz hale geliyor. Traktör alıyor, makine alıyor, gübre alıyor fakat bunların hepsini artık borçlanarak yapabiliyor. Az önce anlattığım gibi çiftçinin bankası çiftçiye sırtını dönünce geriye tek bir adres kalıyor, Tarım Kredi Kooperatifleri. Fakat, Tarım Kredi Kooperatifleri de giderek bu sistemin bir parçası haline geldi. Adeta çiftçimize “benden para isteme, bankalara git, tefecilere git” dercesine kredi politikası izleniyor. Bu da bir siyasi baskının, bir politik tercihin sonucudur. Bu baskının derhal yok edilmesi, tarım kredi kooperatiflerinin çiftçiden yana tavır geliştirmesi şarttır.”
Libya tezkeresi biliyorsunuz ki TBMM’den onay çıktı. Bu konu hakkındaki fikirlerinizi alabilir miyiz?
“Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Libya’ya gönderilmesi konusunda Cumhurbaşkanı’na yetki veren tezkereyi, yeni yılın ilk günlerinde TBMM Genel Kurulu’nda müzakere ettik ve bizim tüm itirazlarımıza rağmen AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Önce şunun altını çizmek gerekiyor: Bu tezkerenin sahibi Cumhurbaşkanı ve onun başında olduğu hükümettir. Tezkere Meclis’te görüşüldü ama o görüşmede ne Cumhurbaşkanı ne de bir kabine üyesi vardı. Milletin Meclisi’ne karşı hiçbir sorumluluğu olmayan, ona hesap vermeyen bir sistem, bir rejim inşa edildi ve bu tezkere de böyle bir rejimin ürünüdür.
Şimdi bu tezkereyle Libya çöllerine vatan evlatları, Mehmetçiklerimiz gönderilecek! Ne için? Orada bir iç savaş var ve Mehmetçiğimiz o iç savaşta bir taraf olacak. Bu tezkerenin ulusal çıkarlarımızla, vatan topraklarımızın güvenliğiyle hiçbir ilgisi yok. Yıllardır izlediği yanlış politikalar sonucunda bir o yana bir bu yana savrulan ve her diplomatik adımında ülkemize ağır bedeller ödeten bir iktidarın günlük çıkarlarını koruma adına çıkartılmış bir tezkeredir. Günü kurtarmak için Mehmetçiğimizin ateşe sürülmesi büyük bir hatadır ve bu hataya biz ortak olmayacağız.”