DUYGULANIM

TEMİZ BİR DÜNYA İÇİN
Modern olarak bilinen ve yıllarca özenilen Avrupa ülkelerinden Fransa’nın, kirli bir geçmiş barındırdığı dilden dile dolaşıyor. 1790′lı yıllarda, evlerinde tuvalet bulunmayan bu ülkede, tuvalet ihtiyacı ulu orta, evin ortasında yapıldığı yetmiyormuş gibi, bir de kürek gibi kaldırıp fırlatabilecekleri bir aletle camdan dışarı atılırmış. Yetmezmiş gibi evlerde banyo da bulunmayan ülkede yıkanma kültürü de yokmuş.
Hal böyleyken üzerlerine sinen kötü kokuyu bastırmak adına Fransızlar parfümü icat etmişler. Etmişler etmesine de o kokunun önüne geçebilmişler midir, bilinmez.
Bize Osmanlı dönemlerinden gelen hamam kültürü zamanla vazgeçilmez olmuş. Öyle ki, imkânlar gelişmiş, her evde banyo olmuş. Çeşmeyi çevirmişsin su akmış, düğmeyi çevirmişsin su ısınmış.Her türlü imkân artarak önümüze sunulmuş.
Benim merak ettiğim, bizde bu dededen gelme yıkanma kültürü ve günümüz şartları mevcutken neden hala duş almak yerine Fransızlar gibi ter kokusunun üzerine parfüm sıkıldığıdır.
Su ve sabun.
O kadar.
Parfüm, deodorant gibi ürünlerin kullanımını azaltmak hem sizin sağlığınız hem çevre sağlığı açısından oldukça önemli.
Çünkü, parfümlerin içeriğinde bulanan kloroflorokarbon gazı atmosfere yayılır ve zamanla ozon tabakasının aşınmasına sebep olur.
Ozon tabakası aşınırsa ne olur?
Güneşin ultraviyole radyasyonunun %99’unu emen ve gezegenin yüzeyini koruyanbu tabaka aşınırsa, ki yapılan araştırmalar tabakada deliklerin olduğunu söylüyor; kutuplarda ısınma, deniz seviyesinde yükselme gibi her canlının yaşamını yakından etkileyecek gelişmeler söz konusu olur.
Demem o ki, geri dönüşü olmayan bir yıpranmaya sebep olmadan, gelin kişisel temizlik için tercihimizi, âdetimiz olduğu üzere su ve sabundan yana kullanalım. Parfümlerle, deodorantlarla ne doğayı, ne de vücut düzenimizi bozmayalım.
Temiz bir dünya ile sağlıkla kalın.