GEÇ KAVUŞMAK SEVDAYA DÂHİL
Fatih TEZCE’nin kaleminden..
Yıllar sonrası…
Yağmur telaşlı…
Tek tek ıslatıyor dünyayı…
Evlerin çatıları mahzun…
Çatıların kalbi delik deşik…
Yağmur en çok kırmızı çatılara düşüyor…
En çok çatıları ağlatıyor yağmur…
Belediyenin çöp kamyonları geçiyor sokaktan…
Şehrin bir nolu dolmuş hattını geçerek hızlıca gidiyor öğrenci servisleri…
Dolmuş hattı kırmızı, servis minibüsü beyaz, çöp kamyonları renksiz…
Çöp kamyonu çok sessiz…
Renksiz olanlar sessiz oluyormuş demek…
En çok bağıranlar öğrenci servisleri…
Beyaz…
Demek ki en çok bağırmaya layık olan renk beyaz…
Çöp kamyonları gidiyor…
Öğrenci servisleri gözden kayboluyor…
Bir numaralı dolmuş hattı beyazlar içinde yeni bir gelin gibi geçip gidiyor apartmanların önünden…
Gökte kırlangıç, gözde yağmur, ellerinin arasındaki dua hep umut…
Yağmur evlerin kırmızı çatılarına düşmeye devam ediyor…
Evler balkonlarından seyrediyor olan biteni…
Okula gitmeyeceğim diyen çocuğu, gündeliğe giden tarım işçisi kadınları, bahçesini basan salyangozları toplayan emekli işçiyi…
Yağmurdan sonra en çok yemyeşil rengi bir de ağaçlara yapışan salyangozları görmeye devam ediyoruz…
Yağmur “can kırıklıklarını” birleştirerek yağmaya devam ediyor…
Camlar kırılıyor gözlerimizde…
Trenler gidiyor camları kırılıyor, otobüsler gidiyor camları kırılıyor…
Yolcuların gözlerinde ise “canlar” kırılıyor…
Kırılmak kalp kırılması demek…
Çünkü gitmek, fiziksel bir eylem değil, şiirsel bir eylem…
Çatılara yağmur inatla yağmaya devam ediyor…
Yıllar öncesi…
Sonra ağaçlar ıslanıyor…
Kurumuş yapraklar canlanıyor…
Mevsim değişiyor sonbahar oluyor…
Çocuklar gülümsüyor…
Şiirdeki gibi oluyor zaman…
Doğu ekspresi Akyaka istasyonuna uğruyor…
Elinde bavulla iniyor bir yolcu…
Ağır geçen bir zaman gibi raylara bakıyor önce adam…
Sonra yanından geçen ırmağa dalıyor gözleri…
Dağpınar Belediyesi yazan banklara uzaktan bakarak yaklaşıyor…
Oturuyor usluca…
Usluca oturuyor ama usulca değil…
Belli ki hırçın…
Belki ki kırgın…
Belli ki “hiçbir şey belli değil” diyen bir filozof gibi dalgın…
Mesleğine başladığı ilk gün aldığı dolmakalemle buluşturuyor ellerini ve şöyle diyerek başlıyor şiirini yazmaya;”Geç kavuşmak da sevdaya dâhil…”
Zaten her şey şiir gibi, umut dolu…