HUKUKİ BAKIŞ
NEYİN NESİ BU SOSYAL DEVLET?
Tarihsel süreçte Batılı devletlerde sosyal devlet anlayışı daha erken dönemlerde ortaya çıkmıştır. Sanayi Devrimi ve sonrasında ortaya çıkan işçi sınıfı ile çalışan kesimin durumlarının düzeltilmesi, onlara birtakım hakların sağlanması sosyal devlet anlayışı ile paralellik gösterir. Fakat her toplumun ekonomik, siyasi ve sosyal dinamikleri birbirinden farklı olduğundan‘Sosyal Devlet Anlayışı’ da farklı zamanlarda ortaya çıkabilmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla birlikte küçük ancak istikrarlı adımlarla sosyal devlet olma yolunda ilerlemeler kaydedilmiştir. Her ne kadar zaman zaman gerek ulusalekonomik, toplumsal sebepler gerekse küresel boyutta ki ekonomik ve sosyal nedenlerle sapmalar görülse de ülkemiz sosyal devlet anlayışını uygulamaya çalışmaktadır.
Sosyal devlet ilkesi anayasamıza ilk kez 1961 anayasası ile girmiştir.1982 anayasası ile varlığını devam ettirmiş , anayasada birçok düzenlemede de bu ilkeye atıf yapılmıştır.Diğer adı ‘Refah Devleti’ de olan sosyal devlet, toplumun refahını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen ve bunun için gerekli müdahalelerde bulunan devlet modelidir. Sosyal devlet, insan onuruna yaraşır yaşam düzeyini, insanın maddi ve manevi gelişimine katkıda bulunmayı, temel hak ve özgürlüklerisosyal ve ekonomik haklarla güçlendirmeyi hedefler.
Klasik Liberalizmin içinde yer aldığı kabul edilen sosyal devlet;kapitalizmin krize girdiği dönemlerde can simidi görevini üstlenmiş, kapitalizmin olumsuzluklarını törpülemeye çalışmıştır. Sosyal devlet bu kriz dönemlerinde devlet tarafından geliştirilen ekonomikbüyüme politikaları ve sosyal politikalarla müdahalede bulunarak durumun iyileştirilmesini sağlar. Ancak şunu hatırlatalım sosyal devlet sosyalist devlet demek değildir. Klasik liberalizmin bir parçasıdır ve ona dahildir.Avrupa’da birçok devlet bu anlayışı benimsemiş anayasalarında da yer vermiştir.
Sosyal devletin amacı; vatandaşlara asgari bir gelir düzeyini sağlamak, temel ihtiyaçlarla ilgili minimum standartlarıgerçekleştirmek, yoksullukla mücadele, adil gelir dağılımı ve ez cümle sosyal adaleti sağlamaktır.Gelir dağılımında adaleti sağlamak ve yoksullukla mücadele için devlet; toplumdaki gelir düzeyindeeşitliği sağlamak, zenginden fakire doğru geliri yeniden dağıtmak, milli gelirdeki adaletsizlik sonucu oluşan yoksulları, güçsüzleri, düşkünleri, bakıma muhtaç çocukları korumak zorundadır. Bu sebeple sosyal politikalar üreterek ve ekonomik programlar yaparak sosyal devlet ilkesini gerçekleştirmeye çalışırlar.
Gelir dağılımında adaleti sağlamak için devlet, düşük gelir gruplarının bütçeden aldığı payı artırmak ve vergileri bu gruplar lehine düzenlemek suretiyle kendisi müdahalede bulunur. Yine eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, nitelikli bireylerin yetiştirilerek ülkeye katkı sunması amacıyla eğitim hizmetlerinin de sosyal politikalarla desteklenmesi son derece önemlidir. Sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi de gelişmiş toplumların vazgeçilmez unsurlarıdır.
Ancak bunu yaparken sosyal devlet, hangi vatandaşının sosyal yardıma ya da hizmete ihtiyacı olduğunu, yapacağı yardımın ya da hizmetin gerçekten ihtiyacı olan insanlara ulaşıp ulaşmadığını doğru tespit edebilmelidir. Zira artık bu yardımların korunmaya muhtaç, dar gelirli kesimden ziyade orta gelirli kesime gittiği yönünde bir kanaat oluşmaktadır. Sosyal yardımların ve sosyal hizmetlerin halka adil dağıtımı vatandaşın devletine olan güvenini sarsmamalı, sosyal politikaların uygulanması için ekonomi ve adaletin en üst seviyede olması gerektiği unutulmamalıdır.