Kadro Belediyesi!
Kadrolaşmak elbette mühim bir meseledir
Yakın zamanda ‘’cemaatin’’ devlette kadrolaşarak daha doğrusu kadrolaştırılarak nasıl büyük bir güç haline geldiğini, getirildiğini hep birlikte gözlemledik. Makam sahipleri için hem yakın çevrelerin, akraba ve hısımların memnuniyeti, hem de rahat hareket edebilmek açısından kadrolaşmak önemlidir.
Devlet kademelerinde, kamu kurum ve kuruluşlarında yapılan adam kayırmacılığın, torpilin ve iltimasın haddi hesabı yoktur. Her gelen akrabasını, akrabasının akrabasını, köylüsünü millete hizmet için var olan kurumlarda kadrolaştırmaktadır. Yapılan işçi alımlarında ehliyet ve liyakat değil, referans baz alınmaktadır. Bir işe girmeniz için birilerinin selamıyla oralara gitmiş olmanız şart.
Başımıza bu sebeple çok büyük bir bela-ı musibet tebelleş olmasına rağmen tekrar, tekrar aynı hataya düşmekten de kendimizi alıkoyamıyoruz. ‘’İşi ehline veriniz’’ kaidesini uygulayamıyoruz. Hep bizim partiden gençler, bizim mahalleden çocuklar, bizim köyden uşaklar girsin işe. O işi bilen, o işin ehli olan değil, bizim olan girsin.
Hizmet üretmesi gereken kurumlar da böylece haksızlık ve adaletsiz üretir hale gelmektedir. Haksızlık ve adaletsizlik üreten kurumlarında millete hizmetten çok ama çok uzak olduğunu anlatmaya dahi gerek yoktur. Bu kurumlar millete hizmet edemez. Hizmet kapısı olamaz. Rant kapısı olur. Milletin uğrak yeri değil, yalakaların ve rantiyecilerin uğrak yeri olur.
Son dönemde Bafra Belediyesi’ndeki atamalar konuşuluyor. Bu konu da çok ciddi rahatsızlıklar var. Şimdi tekrar, tekrar bu atamaları zikretmeyeceğim, çünkü malumun ilanına gerek yoktur. Belediyeler vatandaşa hizmet götürmek anlamında oldukça etkin bir konumdadır. Vatandaş ile birebir temas halinde olunan kurumlardan birisidir. Sadece belli bir grubun, cemiyetin, cemaatin, partinin belediyesi de değildir. Vatandaşın belediyesidir. Vatandaşa hizmet için vardır. Ak Parti’linin olduğu kadar, CHP’linin, MHP’linin, İYİ Parti’linin, HDP’linin, Saadet Parti’linin, İşçi Parti’linin de belediyesidir bu belediye.
Bu sebeple herkesin belediyesi olmak yolunda bir gayret ve çabanın içerisinde olunmalı, adaletten, haktan, hukuktan uzaklaşılmamalıdır. Kurumlara yapılan alımlarda ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır. Belediyeler sadece kaldırım yapan, yol yapan, su götüren, park ve bahçe düzenlemeleri yapan kurumlar olmanın yanı sıra üreten ve iş sahaları oluşturan kurumlar da olmalıdır. Bütün bir şehrin işsizlik problemi çözülmelidir. Gençlere istihdam sağlayacak projeler hayata geçirilmelidir.
Vatandaşlarımızda yapılanları meşru görmemeli, haksızlıklar karşısında tepkisini ortaya koymalıdır. ‘’Bunlar yapmasa onlar yapacaklar’’ diyerek bu yanlışlıkların olağan hale gelmesine vesile olunmamalıdır. Kim yaparsa yapsın, ne için yapılırsa yapılsın bu durum kabullenilmemelidir.
Son olarak bu yazımı Tevfik Fikret’in Han’ı Yağma şiirinden bir paragrafla bitirerek sizleri düşünmeye davet ediyorum;
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!