‘ÖLÜM HEP BİZE Mİ DÜŞER?..’
TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu, Zonguldak Kozlu’daki maden faciasının 31’inci yıl dönümünde yaptığı açıklamada, “İşyerleri çalışanlara mezar olmaya devam ediyor” denildi
Samsun’da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Veli Kebapçı, 1992 yılında Zonguldak Kozlu’daki kömür madeni ocağında grizu patlaması sonucu 263 maden emekçisinin hayatını kaybettiği facianın yıl dönümü nedeniyle bir basın açıklamasında bulundu. Kebapçı, “Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir” dedi.
İŞYERLERİ MEZAR OLMAYA DEVAM EDİYOR
Türkiye’deki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihinin TMMOB tarafından ‘İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan edildiğine dikkati çeken Veli Kebapçı, açıklamasında ayrıca şunlara dikkat çekti:
“31 yıl önce yaşanan bu büyük acıya rağmen gerekli önlemler alınmadığı, gerekli düzenlemeler yapılmadığı için madenler can almaya, işyerleri çalışanların mezarı olmaya devam ediyor. Her yıl binlerce emekçi çalışırken hayatını kaybediyor.
Bu yıl İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’nü çok acı verici koşullar altında anıyoruz. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan 11 ilimizi etkileyen depremde resmi açıklamalara göre 45.000’in üzerinde can kaybı yaşandı. Tüm ülkemize baş sağlığı diliyor, hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısını paylaşıyoruz.
İŞVERENLERİN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA
İşçi sağlığı ve güvenliği alanında ‘devrim’ olarak nitelendirilerek 2013 yılında yürürlüğe konulan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çalışma yaşamını düzenleyen tek yasa değildir. Çalışma yaşamı, 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olmak üzere birçok yasa ile biçimlendirilmektedir. İş yasalarının, çalışanların hakkını korumak ve geliştirmek amacını temel ilke edinmesi gerekirken, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir.
İŞÇİ CİNAYETLERİ VE MESLEK HASTALIKLARI
Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı, ödünç işçiliği yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan düzenlemelerdir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, taşeronlaştırılmış, piyasa koşullarına terk edilmiştir. Bu yasayla beraber, işverenin işçi sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) adıyla kurulan, irili ufaklı şirketlere bırakılmıştır. Bunun sonucunda da işçi cinayetleri ve meslek hastalıkları hızla artmıştır. 6331 sayılı Kanunu, İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Taşeronlaştırma Yasası olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Kamu, denetleme görevini bile yürütmezken yükümlülüklerine yerine getirmeyen işyerlerine caydırıcı cezalar da uygulanmamaktadır. Ölümlü iş kazalarında işverenler önemsiz para cezaları ile neredeyse ödüllendirilmektedir.
BAĞIMSIZ BİR ENSTİTÜ KURULSUN
Depremin yaşandığı illerde kesintiye uğrasa da ülkemizde çalışma yaşamı, iş ilişkileri sürecektir. Ama iş kazası, iş cinayetleri, ölümler sürmemelidir, gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmamalıdır. İş kazalarını ve işyerlerinde ölümleri durdurabilmek için sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda çalışmanın her çalışanın hakkı olduğu, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle devletin ve işverenin görevi olduğu gerçeği çerçevesinde hareket edilmelidir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenleme ve denetleme yetkisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitüye verilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır.
Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz.”
Nisanur ÖZYURT