Rüz – İ Gar
Eylül ayı göçtür… Hicret sonbaharda göçmektir… Fatih Tezce’nin kaleminden Rüz – İ Gar
Beni affet. İstemediğim mevsimdeyim. Yaprağım, düşüyorum. Toprağa dert oluyorum. Beni affet. Yağmura renk olamadığım için… Griler bulut olup kavuşuyor yağmura. Ben sana kavuşamamayı anlatamıyorum mavi göğe. Patikalardan tırmanıyor güneş, elinden tutamadığım gölgenle…
Beni affet uzakların salısında kaldım, ayları karıştırdım ceplerimde mevsim resim, defterimde kaldım hapsoldum çizgilere. Beni affet…
Beni affet, sokakları boyadım sen diye, sokak sen olsun diye kaldım öylece kardan adam gibi. Ellerim üşüdü soğuktu gökler. Kardan adam da üşür. Tutsaydın elimi can gelecekti, sen gelecektin, ben olacaktım…
Gözlerimi kömür karası yaptılar. Mecnun Leyla’sını gören köpeğin gözünü öpünce psikoloji davranış bozukluğu, Sosyoloji toplumsal yabancılaşma dedi. Edebiyat buna aşk der. Aşk can olmaktır, yâr olmaktır, yarı olmaktır; bedenin yarısı olmaktır, aşk sen olmaktır…
Bunu bir bilseydin ey yar. Aşk yanmaktır, yanıp yanıp külünden doğmaktır. Nemrut, İbrahim’i yaktı mı? İbrahim aşk oldu, yeniden gül oldu, şehir gül oldu, dünya gül koktu İbrahim, âşık oldu… Sonra İbrahim, millet oldu. Biz İbrahim değil miyiz, İbrahim milleti değil miyiz? Öyleyse neden bu acı, bu ayrılık neden, neden ellerimi tutmuyorsun ey yar?
Ellerim üşüyor. Kardan adamın elleri de üşür. Kalbim yok, kalbim olsun diye çınar yaprağı koydular göğsüme. Yaprak kalbim oldu. Kalbim rüzgâr önünde kurumuş bir yapraktır. Oradan oraya senden bana. Yaprak birden yemyeşil olsun isterdim, sen yaprak olup kalbime giriyorsun demek isterdim. Elimde sokak süpürgesi vardı bir de. Kardan adamın elinde sokak süpürgesi olur… Olsun. Süpürmek istiyorum rüzgârı. Rüzgârı süpürmeyi arzulamak sana gelmek demek. Rüzgârla sana gelmek demek. Rüzgâr şimdi benim dert ortağım…
Anlatıyorum seni rüzgâra. Kızıyor bazen fırtına oluyor, üzülüyor bazen lodos oluyor seviniyor bazen samyeli oluyor. Ben bunların hepsi oluyorum ben hep seni düşünüyorum…
Hava aydınlanıyor. Kardan adam bembeyaz oluyor. Şehir beyazda dağılıyor. Gün ağarıyor. Tüm gece kardan adamla konuşmuşsun ey yar! Kardan adam yalnız, kardan adam sessiz. Kardan adam sensiz. Güneş çıkarsa aşk bitecek, güneş doğarsa yaprak kuruyacak, güneş taşınırsa dağlara, kardan adam göç edecek…
Eylül ayı göçtür… Hicret sonbaharda göçmektir…