Siz hayat nedir bilir misiniz?
Songül Kişioğlu’nun kaleminden..
Hayat öyle bir şeydir ki!
Yürüyerek karanlığından kurtulamayacağınız gibi
Koşar adımlarla dahi aydınlığını yakalayamazsınız
Hayat öyle bir şeydir işte
Sen onun ardından hep giderken
Sanırsın ki o hep senin arkandan gelecek
Bazen öyle anlar olur ki!
Tren istasyonu durağında saatlerce oturduğunu hissedersin
Kimi beklediğini,kimden vazgeçtiğini bilmeden öyle beklersin
Gitsem mi yoksa kalsam mı diye düşünürken
Bazen geçen treni bile göremezsin
An gelir belki o treni görürsün
Lakin ne gelen ne de giden yolcuları tanırsın
Hayat al bir gül misali
Renginden mi yoksa kanatan dikeninden mi bahsetsem bilemedim
Her birimizin ayrı ayrı hikâyeleri var
Kiminin hikayeside gönül yükü de ağır
Kiminin mantığı ve kalbi harp içinde
Bilmez ki hangi taraf kazansa öbür taraf kaybedecek
Kimi ne cana değer ne de candan vazgeçer
Kimi birine hoş bir ses, hoş bir şarkı olur
Kimi gönül gözü ile öyle bir bakar ki diğeri şair olur
Gelin görün şu hayatı
Gözlerinizi bir anlık usulca kapatın
Kiminin yarasını kiminin hoş sadâsını görün
Her bir yaşamın bir şehir olduğunu düşleyin
Her birinin yaşamından naif dokunuşlarla geçin
Geçerken kiminin nefesinde bir dem bekleyin
Bekleyişlerde aranan, var olan ama izah edilemeyen bir sır vardır ya
Bir semazenin dönüşlerinde ki yükseliş ile o sırrı hissedin
Hayat öyle bir şeydir ki!
Kimi zaman acıyı bal eylesen de
O hep güzelleştirenlerden olmanı bekler
Gelin!
İstasyonlarda ki yolcularıda yüreklerinide görün
Görün ki!
Kimine bir nefes, kimine bir yudum su olun…