Sonbaharı karşılamaya hazır mıyız?
Elif SEKMEN’in kaleminden..
Ağustos ayının sonuna yaklaştığımız şu günlerde, biraz da mevsim gereği olarak, sizlerle ülkemizde ve dünyada oldukça sık görülen ve hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyen ve büyük ekonomik yüke neden olan bir hastalık olan sinüzit ile ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum. Sinüsler sağlıklı durumlarında içleri hava ile dolu ve bir kanal ile burun boşluğuna açılmaktadır.
Burun ve paranazal sinüslerin içini örten mukozal yapı aynı olduğu için çoğu zaman birlikte enfekte olmaktadır. Bilindiği gibi, sinüsler burun çevresinde oldukları için paranazal sinüsler diye adlandırılır. Frontal sinüs alın bölgesinde, maksiller sinüs yanak bölgesinde ön ve arka etmoid sinüsler burun kenarlarında ve sfenoid sinüs burun arka üst kısmında, kafatası kemik yapısı içinde yer almaktadırlar. Genellikle boyutları farklı olup, kişiden kişiye de değişiklik göstermektedir. Paranazal sinüzit, sinüslerin önemli bir enfeksyonu olup, akut, subakut ve kronik diye sınıflandırılır.
Bu sınıflandırma enfeksyonun süresi ile ilgili bir sınıflamadır. 2 haftadan daha az süren bir sinüzit akut, 2 hafta ile 3 ay arasında sürüyorsa subakut 3 aydan daha uzun sürüyor ise, kronik sinüs olarak ifade edilmektedir. Genellikle, akut rinosinüzitlerin büyük kısmı, sinüslerde ikincil bakteriyel enfeksiyona zemin hazırlayan viral üst solunum yolu enfeksiyonlarının bakteriyel komplikasyonlarıdır.
Hava kirliliği ve sigara kullanımı gibi mukozal irritasyonlar, nazal polipler, alerjiler, viral üst solunum yolu enfeksyonlarının neden olduğu sistem bozuklukları, mukozal ödem veya sinüs osteumundaki darlıklar da akut rinosinüzite önemli oranda zemin hazırlamaktadır. Ayrıca, kronik sinüs enfeksiyonunda sinüs mukozası dönüşümsüz bozukluklara uğrayabilmekte ve kendi kendini temizleme yeteneğini de kaybedebilmektedir. Bu hastalığın oluşumunda bakteriler, virüsler ve mantarlar rol oynayabilmektedir. Sinüzitin göze çarpan başlıca önemli belirtileri, baş ağrısı, burun tıkanıklığı, koku alamama, nazal konuşma, pürülan burun ve burun arkası akıntısı, öksürük, göz çevresi ağrıları, daha seyrek olarak kulak ve diş ağrısı, bazen ateş. Yanaklar ve üst dişler hizasında öne eğilmeyle artan ağrı maksiller sinüzit belirtisidir. Kaşlar üzerindeki ağrılar daha çok frontal sinüziti çağrıştırır.
Gözler üzerinde ağrı, göz kapaklarında ödem etmoidal sinüzit belirtisi olabilir. Üst solunum yolu rahatsızlıklarının bir haftadan uzun sürmesi halinde sinüzit olarak düşünülmektedir. Sinüzitin teşhisi, hastanın hekime vereceği anemnez (hastalığın hikayesi) İle hastalığı ile ilgili bazı ipuçlarını verebilmektedir. Buna ilaveten yapılacak burun içi ve burun arkası muayenelerde mukozalarda hiperemi ve ödem de görülmektedir. Nazal endoskopik muayeneler akut rinosinüzitlerin tanısında hem mukozaların yapısı hem burun içi diğer anatomik yapıların durumu hakkında hekime önemli bazı deliller vermektedir. Hastalığın sağıtımında (tedavisi) genellikle akut sinüzitlerde ilaç tedavisi çoğu kez yeterli olmaktadır. Burun içindeki akıntıdan kültür yapılabiliyorsa uygun antibiyotik verilir. Kültür yapılamıyorsa ki çoğu zaman yapılamaz, o zaman hekimin uygun göreceği geniş spektrumlu bir antibiyotik kullanılabilmektedir.
Genellikle büyük şehirlerde yaşayanların burunlarının içinde hiçbir anatomik bozukluk olmasa, her şey normal olsa da çevre kirliliğinden kaynaklı zararlı maddelerin solunmasından dolayı burunda reaksiyon oluşmakta ve şişmekte bu durum da burun tıkanıklığına ve sinüzite yatkınlığa yol açmaktadır. Ayrıca, hastalığın nedenleri arasında üst solunum yolu enfeksiyonları ve alerji önemli yer tutmaktadır. Burnun içinde yer alan, içini döşeyen ve halıya benzeyen ve mukoza adı verilen bir tabaka yer almaktadır. Bu tabakanın alerji nedeniyle uzun süre şiş kalması sinüs havalanmasını bozmakta ve sinüzite yol açabilmektedir.
Ayrıca, deviasyon dediğimiz burun orta bölmesinin eğrilikleri sinüs ağzında havalanma bozukluğuna yol açmakta ve sinüzit gelişebilmektedir. Burun alerjilerinin bazısında burun mukozasında dışarı balonlaşmalar şekillenmekte, bu balonlaşmalar hekimlerin burun eti olarak nitelendirdiği ve polip denilen yapılardır. Polipler burnun içini üzüm salkımı gibi doldurup sinüslerin ağzını tıkayıp önemli ölçüde sinüzite yol açabilmektedir.
Sağlıklı bir Sonbahar mevsimi diliyor, saygılar sunarım…